
31 Aralık 2010 Cuma
Seneye Görüşürüz:))

28 Aralık 2010 Salı
Erkek Olmak Gibisi Yok...
Dün yine her zamanki gibi Bekir'le sabahladık yine her zamanki gibi sabahın beşinde mutfakta kahvemizi içmeye başladık. Neyse öyle böyle konuşurken laf kızlara geldi. Kız olsak acaba ne yapardık durum değerlendirmesi yaptık ve iyi ki erkek olmuşuz dedik. İşte sebepleri;
1. Vücudundaki kılları mütemadiyen aldırmak zorunda değilsin.
2. Bıyıkların utanç değil çoğu zaman övünç kaynağıdır.
3. Beş günlük tatil için ufak bir çanta yeterlidir.
4. Her kavanozu tek başına açma kabiliyetine sahipsindir.
5. Tazelemek zorunda olduğun bir makyajın olmadığı için zırt pırt tuvalete gitmezsin.
6. Kilo aldığında dostların sana acıyarak bakmaz.
7. Ayakkabılarının topuğu ve tırnağın asla kırılmaz, çorabın kaçmaz.
8. Göbeğin bile bir çekicilik unsuru olarak sunulabilir. "Bu göbek değil sevgilim, aşk halkası.."
9. İş görüşmelerinde kalça ve gögüslerinin güzelliği hiç önemli değildir.
10. Pişireceğin hayvanı kendin avlayabilecek güçtesindir.
11. Duş yapman ve giyinmen en fazla on dakika sürer.
12. Gereksiz eşyaların bulunduğu bir çantayı taşıma alışkanlığın yoktur. Ceketini alıp çıkarsın.
13. Beşli paket halindeki donların fiyatı, tek bir sütyeninki kadardır.
14. 40 yasına da gelsen kimse evde kaldığını iddia edemez.
15. Çişinle İtalyanca " Seni Seviyorum " yazabilecek kadar kabiliyetlisindir.
16. Yüzündeki tüm renkler orjinaldir ve ne silince, ne yağmurda, ne de ağlayınca çıkar.
17. Arkadaşına yarım saatte bir arkanı kontrol ettirmek zorunda kalmazsın.
18. Bira şisesini açacak kullanmadan açmanın en az beş yolunu bilirsin.
19. Sohbet ettiğin insanlar bakışlarını göğüslerine doğru kaydırmaz.
20. Sokakta muz yemen hiç ayıp sayılmaz.
21. Evlenince soyadını değiştirmek zorunda kalmazsın.
22. Kız arkadaşın kıyafetine karışmaz.
23. Karşı cinsle eşit olduğunu kanıtlamak için ömrünü adanmış hemcinslerin yoktur.
24. Kahvehaneler, stadyumlar, sırf senin daha keyifli bir hayat sürmen için vardır.
25. Topuklu ayakkabı gibi bir şeyin üstünde hokkabazlık yapmak zorunda değilsin.
26. "Erkek Hastalıkları Uzmanı" diye bir kavram yoktur.
27 Aralık 2010 Pazartesi
Kıssadan Hisse Falan Filan...

23 Aralık 2010 Perşembe
Bekçi

Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak,500 TL maaşla, bir bekçi işe almaya karar verir. Bir süre sonra düşünülür ; ''Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak''. Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere, 750'şer TL maaşla, iki kişi işe alınır.Bir süre sonra ''İşleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz'' diye düşünülerek, 1.000'er TL maaşla, iki denetmen işe alınır,biri denetim yapar diğeri raporları yazar. Bir süre sonra'' Bunların maaşları hesaplanıp nasıl ödenecek '' diye tartışılır ve 1.500'er TL maaşla, bir malimüsavir, bir katip, bir de istatikçi işe alınır. Bir süre sonra ;''Peki bunlardan kim sorumlu olacak.'' Diye düşünülür ve 5.000 TLmaaşlı bir müdür ve 3.000'er TL maaşla iki de müdür yardımcısı işe alınır. Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır.
22 Aralık 2010 Çarşamba
Armanın Gururu Sarı Melekler

20 Aralık 2010 Pazartesi
Abdullah Gül ve Recep Tayyip; Size Alışamadım

Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Ve Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan size alışamadım.
Yanlış anımsamıyorsam Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da Başbakan olduğu dönemde bir teğmen Turgut özala telgraf çekerek size alışamadım demişti.
O dönemin yasa uygulayıcıları açıkçası yasayı hükümet edenlerin çıkarlarına göre kullananların emri ile o onurlu teğmene çektirmedikleri acıyı bırakmadılar. Apoletini sökmekten tutun da, görevden almayı gündeme getirdiler.
Hatta işi o kadar ileri götürdüler ki, sevgili yurtsever teğmenimizi hapse koymayı dahi düşündüler.
Şimdi o teğmen hangi acılar, hangi sancıları çekti bilemem. Görevinden alındı mı alınmadı mı, hapse atıldı mı atılmadı mı bilemiyorum.
Çünkü ben de dövletin (dövlet, çünkü bizde devlet yok; dövlet var, dövüp yönetiyor) elinde bulunan bilgi edinme kaynakları yok. Çünkü benim elimde MİT’in, itin bilgileri yok. Ben şimdi o teğmenin yolundan gidiyorum.
Çünkü bu memleketi seven, bu toprakların üzerinde yaşayan emekçi halkların düşüncelerine o teğmen yol gösterici olmuştu.
Ben de şimdi aynı şeyi söylüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan size alışamadım.
Sevgili dünya ozanımız Nazım Hikmet, Menderes için şöyle demişti:
Senin ana rahmine düştüğün gün Milletinin en kara günüdür.
Ben de size aynı şeyi söylüyorum.
Şimdi beynimin hiçbir hücresinden kuşku duymadan şunu söylüyorum: Elinizin altındaki mahkemelere bir tek işaretinizle emrinize koşarak suç sizde olsa bile sizin çıkarınıza karar verecek hakimlere, savcılara sahipsiniz.
Ben İlyas Salman olarak Malatya Arguvan ilçesi Asar köyü nüfusuna kayıtlı ... Nüfus cüzdanı örneğim
Soyadı: Salman
Adı: İlyas:
Baba Adı: Vahap
Ana Adı: Hafize
Doğum Yeri: Arapkir
Doğum Tarihi: 14.1.1949
Medeni Hali: Evli
Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan; Size hodri meydan diyorum ve Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri hukuk kurallarına göre sizi mahkemeye davet ediyorum.
Bir tek şartım var: Sizin de avukatınız olmayacak benim de avukatım olmayacak. Çünkü size güvenmiyorum. AKP’li bir avukatı seçersiniz, AKP’li bir hakimi seçersiniz. Kanunları size göre yorumlar, kanunları size göre yorar; bu sayede kanunlar bitkin düşer.
Ben bütün samimiyetimle söylüyorum. Kanunların tarafsız uygulanmasından yanayım. Gerçi kapitalist sistemde kanunlar ne kadar tarafsız uygulanır? Bu konuda kuşkularım değil, yerine göre tespitlerim var.
Bunları neden söylüyorum? 24 Kasım’da Dünya Öğretmenler Günü kutlanıyordu.
Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül öğretmenlere yönelik daha doğrusu öğretenlere yönelik bir takım lafızlar etti.
Örneğin dünyayı değiştirecek çocuklarımızı sizler yetiştireceksiniz dedi.
Acaba Abdullah Gül dünyanın değişip gelişmesinden yana mı, ya da dünyanın milattan sonra 600. yıllardaki haline dönmesinden yana mı?
Sayın Abdullah Gül’ün konuşmasında en dikkatimi çeken şey şu oldu: Başöğretmenimiz Mustafa Kemal’den hiç söz etmedi.
Acaba Abdullah Gül o koltukta oturmasını Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına borçlu değil mi?
Ben yüzde 47’nin değil yüzde 53’ün adına yazıyorum. nİnanıyorum ki Abdullah Gül de, Recep Tayyip Erdoğan da yüzde 47’nin adamları.
Biz % 53 olarak şunu soruyoruz: Bir torba kömür vererek oyunu aldığınız aptal kalabalığının mı yanındasınız, kendini satmamış yüzde 53’ün mü yanındasınız? Ya da ikilimi oynuyorsunuz.
İyi çiftetelliler!
İlyas SALMAN
19 Aralık 2010 Pazar
Bizim İçin Dayan LEFTER....
18 Aralık 2010 Cumartesi
Neyzen Tevfik...
14 Aralık 2010 Salı
Hoşgörü Üzerine
9 Aralık 2010 Perşembe
Türk Olmak

8 Aralık 2010 Çarşamba
Bursaspor Tarih Yazdı

Alienation Nedir?

7 Aralık 2010 Salı
Pis Moruk İtiraf Ediyor
5 Aralık 2010 Pazar
Dokunmayın Şabanıma

Yaşamaya Dair
4 Aralık 2010 Cumartesi
Sarhoştum Hatırlamıyorum
