Güçsüzlük: İnsanın geleceğini kendisi değil, dış etkenlerin, yazgının, şansın ya da kurumların belirlediğini düşünmesi.
Anlamsızlık: Herhangi bir alanda etkinliğin kavranabilirlik ya da tutarlı bir anlam taşımadığı ya da yaşamın anlamsız olduğu düşüncesi.
Kuralsızlık: Toplumca benimsenmiş davranış kurallarına bağlılık duygusunun yokluğu ve dolayısıyla davranış sapmalarının, güvensizliğin, sınırsız bireysel rekabetin yaygınlaşması.
Kültürel yaygınlaşma: Toplumdaki yerleşik değerlerden kopma duygusu.
Toplumdan yalıtlanma: Toplumsal ilişkilerden dışlanma ya da yalnız kalma duygusu.
Kendine yabancılaşma: İnsanın şu ya da bu şekilde kendi gerçeğini kavrayamaması.
Terimi en iyi bilen anlamıyla Karl Marx kullanmıştır. Marx'a göre bu kavram, insansal ürünlerin insanı boyunduruğu altına alan karşıt güçler haline gelmeleri ve bunun sonucu olarak da insanı insan olmaya dönüştürmeleri sürecini dile getirir. Tarihsel süreçte insan, tarihsel ve toplumsal yasaların bilgisini edinip onlara egemen olmamasından ötürü, toplumsal gelişmeyi insansal özünü geliştirici biçimde geliştirmemiştir. Toplumsal yasaların bilincine varamadan toplumsal gelişmeyi bilinçle ve insanca yönetmek olanaksızdı. Bu bilgisizliğin sonucu olarak, tarihsel süreçte hep kendisine yabancı, eş deyişle insansal olmayan ürünler ortaya koymuştur. Bundan ötürü insan, yarattığı özdeksel ve tinsel dünyasını durmadan zenginleştirdiği halde bizzat kendisini özdeksel ve tinsel olarak durmadan yoksullaştırmıştır. Bunun sonucu olarak insan, bizzat kendi kendine yabancılaşmış ve insan olmayana dönüşmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder